Online

8 Ocak 2019 Salı

Türkiye de neden yapamadım?

Merhabalar arkadaşlar, 
Bana sıkça sorulan soru 'neden türkiyede yapamadin?'
Ben ülkemi, vatanımı çok seviyorum.  Bu tartışılmaz tabiki. Ama sıkıntı sevmek ya da sevmemekle bitmiyor. Almanyada büyümüş,  okumuş, yetişmiş  (ki türk kültürü ile yetiştiğimizi vurgulamak istiyorum), okula gitmiş biri olarak sonra türkiyede küçük bir ilçede çevren olmadan, ailen olmadan yaşamak cok çok zor.
Evet Almanyada büyüdüm, 2011 yılında Türkiyeye gelin gittim. Hani derler ya aşkın gözü kördür,  yada hayata pembe gözlükler ile bakmak, hahhh işte tamda o duygular, o düşünceler ile.
Hani iki gönül bir olunca samanlık da seyran oluyor muşşs tu yaaa :) Pek de öyle olduğu söylenemez.
Öncelikle şunu söyleyeyim, hiç kıvırmayacağım maddiyat gerçekten çok önemli.  Evet sevgiyi belki etkilemiyor ama geçim için, yaşam için, kendi ayaklarının üzerinde durabilmek için vs vs...
Biz eşimle çok küçük yaşlarda tanıştık.  Küçükken birlikte oyunlar oynardik. Hemen hemen her yaz izine giderdik zaten. Sonra zaman geçti, internet üzerinden görüşmeye başladık (15-16yaşlarda). Ve sonra zor süreç başladı.  Aileler, mesafe, farkli ülkeler, okul, sonra iş falaaan derkeeenn nihayet evlendik.
Türkiyeye gözü kapalı gittim desem hiç de yalan olmaz inanın.  Hiç bir şeyi görmedi gözlerim.  Aceba bu şekilde o dönemleri geçiren sadece ben miyim???? 🙄🙄
19 yaşındaydım daha... ne küçükmüşüm 🤭 boşuna demiyorum pembe gözlüklüydüm diye😁

NEEEEYYSEEE (gönül hanım efekti verrr)
Ilk zamanlar her şey çok güzeldi.  Hic bir seyi sorun etmiyordum. Olsundu, yaparım dı, nevarkiydi...
Küçük bir sehirin, küçük bir ilcesiydi. Yalniz değildik, esimin ailesi ile birlikte yaşıyorduk.  Hatta babaannemiz de vardi evimizde. (ALLAH sağlık sihhat versin, son zamanlarda onunda durumu iyi değil). Ama ben yalnızdım. Eşim işe gidiyordu (babasıyla birlikte çalışıyorlardı), ailem almanyadaydı arkadaşlarım yoktu, hatta mahallede yaşı bana en yakın ablanın benden 1 yaş küçük oğlu vardı.  O kadar diyorum 😂 .
Yani kısacası yapayalnızdım.  Eşim dışında kimsem yok gibi hissediyordum. Ailemi, kardeşlerimi ve eski yaşantımı özlemiyordum desem kendimi bile inandıramam.
Bana soruyorlar "kayinvaliden ile anlaşıyormuydunuz?". Yahu arkadaşlar melek miyiz biz insanlar 😆? Yeri geliyor anne-kız bile kavga ediyor, küsüyor. Anne kızına karışıyor,  kız anneye alınıyor.  Yaniii???? Bizde  de oluyordu tabiki sorunlar. Ama aşılamayacak şeyler değildi.  Ayrıca insanın bi alışma süresi oluyor. Uzaktan tanıdığın gibi olmuyor ki. Içine girmek tüm gün yaşamak başka.  Haaa yanlış anlaşılmasın burda ben onlara alıştım, zor insanlardı asla demiyorum. Aksine en çok onlar bana alışmaya çalıştı. Ben çok zorlandım ve herkesi de zorladım sanırım o dönemde.

Askerliğini sürekli erteleyen eşim artık daha fazla beklemek istemedi ve 2014 temmuz-ağustos döneminde askere gitti. Önce ısparta, sonra ordan usta birliğine Şırnak.  Benim icin tarif edilemez derece de zor bir dönemdi.  O dönem bir blog'um vardı.  Cok fazla depresim hatırlarım olduğunu fark edince o imha edildi 😁😁😁.
Eşim askere gittiğinde usta birliğine gidinceye kadar turkiyedeydim. O ne zamanki şırnak'a gitti, bende almanyaya ailemin yanına geldim. Ilk geliş sebebim aslında askerlik dönemini burda geçirebilmek. Ikinci sebebim de pasaportumun gününü yenilemek.
Sonra buraya gelince neden burda yaşamıyoruz dedim... bu fikrimi eşime anlattım.  Ikna etmek zor oldu demek doğru olmaz belki ama artılarını ve eksilerini çok düşündük.  Bir tarafım geri gitmek ama diğer tarafım asla ailemden, burdaki çevremden ayrılmak istemiyordu. 
Vel hasıl... Eşim askerden geldi... ardından daha zorlu bir süreç başladı.  Aile birleşimi ile almanyaya gelmesi...
Az kalsın yurt dışı ediliyordum... neler neler yaşadım... ama baska bir yazıda  da onu anlatmak dileği ileee....

Bu seferlik benden bu kadar... 
"Hoş"ça kalın
Mutlu kalın...😘😘🤗

4 Ocak 2019 Cuma

I k i b i n o n d o k u z

Merhaba arkadaşlar,

Sayılara, günlereve takvimlere fazla takılan bir insan değilim belki ama yeni başlangıçlar beni her zaman heyecanlandırmıştır.
Yeni iş,  yeni okul, yeni ev ve yeni yıl. 

Ne yazıkki bu yeni yıla sabahın 6sında gelen acı bi haberle başladık.  Bir aydır yoğun bakımda olan Anneannemi kaybettik. Ocak ayının biri bizim için artık başka anlam ifade edecek.
Kendimi ifade edemeyeceğim kadar çok canım yandı.  Annemin üzülmesi, onun kalbinin burukluğu beni çok düşündürdü.  Çok üzdü. Bi kac gündür hayalet gibi dolaştığımı fark ettim.
Bugün biraz kendime geldim ve buraya bu duygularımı not düşmek istedim.

Bizim daha doğrusu benim yaşadığım ilk cenaze; dedemin, yani babamın babasının cenazesiydi. Onu kabullenmek idrak etmek çok daha ağır olmuştu.  Sonra 4 sene sonrasında babaannemi kaybettik. Simdi üzerinden bi buçuk sene geçmişti ki, anneannem de gitti.
Sabah 6da haberi aldık.  Hemen teyzeme ve dayıma gittik. Biletler ayarlandı, havaalanına gidildi. Teyzem ve dayılarımı yolcu ettik. (Annem bi gün öncesinden memlekete doğru yola çıkmıştı,  sabah 5 de memlekete indi hemen ardından acıhaber geldi.)
Dayimlarin memlekete inip, köyümüze gitmeleri, haberi aldiklari dakikadan itibaren tam 12 saat sürdü.
Bu da gurbetin başka bir acı yüzü  maalesef.
Uzak olmak korkularımızı arttırıyor.  Ya yetişemezsem,  ya son bir defa göremezsem...

Fânisin dünya. 
Gerçekten, kimseye kalmıyorsun.  Kimse senden bir çöp dahi alıp götüremiyor. 
Peki bu insanlar farkına varamıyor mu bunun.  Kavgalar, küslükler hepsi bu dünyada kalacak. Para, mal, mülk hepsi burada kalacakken. Neden? Ne için bu çaba??

Yeni yıldan hiç bir zaman bir beklentim olmadı.  Benim beklentim yalnızca Rabbimden.

Hayırlar bekliyorum...

Kendime not:

Bu dünya için kendini paralaman gülünç.

Bence bir göz atin :)

Kaktüs dekorasyon fikirleri

Çiçekleri sevmeyen yoktur herhalde 😊 Hele ki kadınlar... Peki kaktüsü de sevebilir miyiz. Ben seviyorum. Ne zaman başladı kaktüs sevgim b...